Agent-Based Modelleme
"Hayat tek bir bakış açısıyla anlaşılamayacak kadar karmaşık ve güzeldir. Ona farklı pencerelerden bakın." - Emin Çapa
Agent-Based Modelleme
Axelrod, ABM yani etmen temelli modelleme için bilimsel araştırma yapmanın üçüncü yolu diyor. Bazı bilim adamlarının bunu duyduklarında tüyleri diken diken olacağından eminim. Peki Axelrod bunu diyerek neyi kastediyor?
Tümevarım ve Tümdengelim
Kısaca, tümevarım özel olayları ve gözleme dayalı verileri inceleyerek, (örneğin istatistik kullanarak) genel geçer bilimsel yasaları üretme işidir. Tümdengelim ise, genel geçer yasaları (örneğin matematiği) kullanarak, özel olaylar hakkında mantıksal çıkarım yapma işidir. Bu noktada tümevarımı deneyci, tümdengelimi de akılcı olarak niteleyebiliriz.
ABM
ABM ise bu iki bilimsel araştıma yöntemini bütünleştirerek, hem akılcı hem de deneyci olan üçüncü bir yol izler. Detaylarını ileride açıklayacağız. Şimdilik bunun, bilimsel bilgi ve yasaların farklı bir temsili olduğunu düşünelim. Tıpkı sayı saymak için, Roma rakamları yerine Arap-Hint rakamlarını kullanmak gibi. III mü, 3 mü? Yalnız bu sefer, asıl soru, hangi temsilin matematiksel işlemler için uygun olduğu değil. Asıl soru, hangi temsilin hangi koşullar altında doğayı anlamak için daha uygun olduğudur.
Bilginin Temsili
İnsanlık, kurmuş olduğu en eski medeniyetlerde dahi, doğadaki düzeni inceleme ihtiyacı hissetmiştir. Örneğin, Sümerler'de ya da Mısır'da, iyi hasat elde etmek için mevsimler hakkında bilgilerin toplanması gerekmiştir. Zamanla bilgi birikimindeki artış, bu bilginin depolanması ve diğerlerine de aktarılmasını zorlaştırmıştır. Bu nedenle bilginin temsili için yazı icat edilmiştir. Çivi yazısı çizgilerle, Mısır yazısı şekillerle ifade edilmiştir. Asıl sorumuza geri dönelim. Asıl soru, hangi temsilin hangi koşullar altında doğayı anlamak için daha uygun olduğudur. Şekiller ile bilgiyi ifade etmek, çizgilerle ifade etmeye göre daha elverişsizdir. Çizgiler, parmaklara da benzediği için, sayı saymaya dolayısıyla matemetiğe daha uygundur.