Bilim nedir?
Evrende her şey sadece rastgele süreçler neticesinde oluşsaydı, bilime gerek olur muydu? Hayır!!
Evrende rastgele olan süreçler ve düzen iç içedir.
Rastgele olan, ya da bize rastgele gibi gözüken, perdeyi kaldırıp evrendeki düzeni anlamak için bilim,
yaparız. Gözümüzdeki perdeyi kaldırıp görünmeyeni görmek için bilim vardır.
Belki de bilimin en kısa tanımı, rastgeleliğin içindeki düzeni keşfetme sanatıdır.
Matematiğe neden ihtiyaç duyarız?
Rastgele gibi gözüken perdenin arkasındaki düzen, en sade biçimde
matematikle ifade edilebilir. Matematiğin, bir olayı ispat edebildiğinde,
ispat gücü o kadar keskindir ki, o olay hakkında üretilen yalan yanlış
bütün tartışmaların bir anda sonu gelir. Zafer tartışmasızdır.
Matematiğin aşamayacağı sınırlar..
Evreni anlamadaki bu müthiş gücümüzün de ne yazık ki bugün için sınırları vardır. Eğer öyle olmasaydı, insanoğlu her sorunun üstesinden gelmiş olmaz mıydı? 2-3 değişkenin olduğu bır sistemin, şu anki konumunu bilirsek matematiğin, daha doğrusu türevin, müthiş gücü sayesinde sistemin bir sonraki zaman diliminde nereye doğru evrileceğini kestirebiliriz. Türev değişimin yönünü gösterir. Newton'a çok şey borçluyuz. Peki değişken sayısı daha fazlaysa, çok daha fazlaysa?
Programlama ve Simülasyon
Evreni anlamadak için insanoğlu gözlemler yaptı, buradan mantıksal çıkarım yaparak makro ve mikro
ölçekte yeni keşifler elde etti. Elde edilen bu bilgi birikimi ile evreni düzenleyen matematiksel yasaları buldu.
Ve insanlık artık belli bir eşiği geçti. Şimdi gözlem yapmanın tek yolu, Darwin gibi gemiye binip, dünyanın hiç görülmemiş diyarlarına gitmek değil. Artık bilgisayar simülasyonları içinde kendi dünyanızı yaratıp,
o dünyanın kurallarını belirleyip, o kuralların neye yol açtığını gözlemleyebilirsiniz. Alternatif kuralları test edip, hangisinin daha iyi olduğunu bulabilir, belki de insanlığın önündeki bir sürü soruna çözüm önerileri getirebilirsiniz.
Bilimin yönü
Netlogo programlama dilinin yazarı
Uri Wilensky
bilimin içinde bulunduğu durumu şöyle anlatıyor. Avrupa arap rakamları ile karşılaştığında, bilgiyi temsil etmenin çok daha iyi bir yolunu gördü. Romen rakamları ile işlem yapmak zordu, sadece belirli bir elit kesim bilgiyi kontrol edebiliyordu. Arap rakamları ise, bilgi işlemi kolaylaştırıyor ve herkesin erişimine açıyordu. Gene de, Avrupa'nın bu yeni rakamları kabul etmesi çok uzun sürdü.
Benzer bir biçimde, bilim matematiğin zor yolunda ilerlemeyi sürdürüyor. Programlama ve simülasyon ise, bilim yapmanın daha kolay ve anlaşılır olan üçüncü yolu olarak göze çarpıyor. Nasıl romen rakamları kullanmayı bırakıp, arap rakamlarına geçmek uzun zaman aldıysa, matematiğin yerini simülasyon ile paylaşması da zaman alacak gibi görünüyor. Ben şahsen matematiğin tahtından indirileceğini düşünmüyorum ama sanırım tahtını bilimin yeni bir varisi ile paylaşacak.
Büyük veri ve Yapay Zeka
Dağlara çok uzun zaman boyunca yağan kar taneleri düşünün; ilk başta pek bir fark yaratmazlar. Zamanla gerekli zemin oluşur ve sonunda tek bir kar tanesi koca bir çığı tetikleyecek hale gelir. İnsanlığın bilgi birikimi de böyle bir yol izledi, uzun bir zaman çok yavaş bir artış gösterdi. Ama şimdi verinin oluşturduğı hız korkunç boyutlara ulaştı. Bugün artık bu verinin analizi insanlarca yapılamaz hale geldi. Bu veriyi anlamak, kendimizi ve evreni anlamak için oldukça önemli. Kimiz biz? Bu dünyadaki amacımız ne? Belki de bu tür sorulara hiç bir zaman cevap bulamayacağız. Ama bir cevap bulunacaksa, yapay zekaya sahip yazılımların yardımları ile bulunacak. Tıpkı kansere bir çare bulunacaksa, yapay zeka algortimalarının yardımı ile bulunacağı gibi.